18 Ocak 2012 Çarşamba

Olasılıksız - Adam Fawer

 Çeviri: Şİrin Okyavuz Yener
Adam Fawer'den okuduğum ilk kitaptır kendileri, ikincisi ve ne yazık ki sonuncusu da Empati elbette. Aslında çok popülerleşmiş "Bestseller" raflarında bulunan kitapları pek okumayı tercih etmezdim eskiden. En azından, unutuldukları vakit okumayı tercih ederdim. Bağnazdım ama o kadar da değil işte :)

Bu kitabın kapağına bayıldım. Orada burada her yerde, herkesin elinde görüyor ve bu kapak tasarımının altında yatanı çok merak ediyordum. Dayanamayıp aldım sonunda, bütün o tutucu (hatta utanarak söylüyorum ki biraz elitist ve kendini beğenmiş) hallerime rağmen.. Bu da iyi ki almışım dediğim o kitaplardan işte. 

Aldığım ilk anda bazı olasılık hesaplarından bahsediyordu yazar, adı üstünde ya işte, gene de beklemiyor insan. Neredeyse sıkılıp bırakacaktım.. Zaten bir de ön yargım var ki o da "popüler olan basittir" düzleminde. Tamamen  gereksiz :)

Sonra bir ara kuantum fiziğinden bahsetmeye başladı, parçacıkların hareketlerinden, geleceğin tahmin edilebileceğinden.. Hem de tam benim anlayabileceğim basitlikte. Hatta okuduğum sırada Kuantuma tamamen hakim olduğuma bile eminim. Şimdi biraz unuttum tabi, İngilizce gibi aynı, kullanmadıkça köreliyor :))

Bir kahramanımız var, eski İstatistikçi yeni kumarbaz. Kendi yaptığı olasılık hesaplarıyla kumar oynayarak hayatını idame ettiriyor, ta ki bütün parasını kaybedip mafyatik kişilere borçlanana kadar. Bunun ardından Üniversitede ders vermeye başlıyor yeniden fakat sosyal ilişkilerde pek iyi olduğu söylenemez. Temporal Lob Epilepsisi denilen karizmatik isimli bir hastalığı var ve bunun tedavisi henüz deney aşamasında.. 

Bu arada bu olasılık hesabıyla ilgilenen bir bilim adamı daha var, bizimkinin (Caine) arkadaşı da sayılır. Epilepsi tedavisini de yürütecek adamdı sanırım bu adam. Hayır değilmiş.. Baktım az önce, tedaviyi Dr. Kummar yapıyor. Arkadaşın adı Doc. 

Doc bir takım gizli servis işlerine katılıyor ve bir kız öğrenci üzerinde bir takım deneyler yapıyor.. Bizim Caine, halüsinasyonlarla boğuşurken bir de ajan giriyor devreye. Nava. Nava batırdığı bir işi kurtarmak için bu işe giriyor, daha büyük bir bilgi satarsam hayatım kurtulur misali, Caine'in peşine düşüyor falan. Sonradan -şimdi hatırlayamadığım bir şekilde ve sebeple- beraber kaçmaya başlıyor bizimkiler ajanlardan. 

Caine'ın halüsinasyonları ve geleceğe dair hatırladığı şeyler onları garip yerlere götürüyor. Aslında olasılık hesabını yapanın, tüm bu değişimi yaratanın Caine olmadığını anlamaları biraz zaman alıyor lakin, asıl kahraman Doc'un üzerinde deney yaptığı zavallı kız öğrenci çıkıyor. Kuantum Fiziğine göre evrende var olan bütün her şey enerjiden ibaret ve bu enerji parçacıklarının tamamının doğru olarak konumunu ve o anki davranışını bilirsen eğer bir sonraki adımın kesinlikle tesadüf olmadığını, o hareketlerin bir sonucu olduğunu bilirsin ve kusursuz bir tahmin yürütebilirsin. Hatta onun adına artık tahmin denilemez sanırım. İşte Doc, böyle bir bilgiyi -kitabı okurken anladığımı düşündüğüm bir yöntemle- öğrenci kıza veriyor ve kız dünya üzerindeki bütün olasılıklara hakim bir beyne dönüşüyor. İstediği yerde değişiklikler yaparak geleceği tam istediği doğrultuda değiştirebilmek gücü de dahil. 

Kitapta tatmin olmadığım tek nokta bütün o bilimsel zımbırtıların, olasılıksızın olasılaştırlımasının falan küçük bir kız çocuğunun hayatını kurtarmak için düzenlenmiş olduğunu anladığım sonuydu :( 

Her neyse, şu mutlu son takıntısını aşmak gerekiyor sanırım. :)


Araf - Elif Şafak

Bu kitabı alışımın hikayesi, Pinhanla aynı. Aynı gün, aynı kitapçı, sebebi farklı.. Pinhanı anlatmıştım daha önce, yıllar evvel okumuştum, kitapçıda gördüğümde tekrar okumak istedim ve "Elif Şafak başka neler yazmış ola ki?" diyerek aldım Araf'ı da yanına.. 

İyi ki almışım. Pinhan kadar vurucu değildi, daha sade bir dil kullanılmıştı mesela, daha tanıdık bir hikayeydi hatta. Günümüzde geçen yalnızlık hikayelerinden biriydi işte. Lakin bize çok sıradan gelen bu hikaye günümüzün gerçeği değilse ne? Bunlardan da bahsedilmeli, bunlar da belgelenmeli. Yaşandığı dönemde, bu döneme şahitlik yapmalı.. Pinhan'ın günümüzde olsa, yaşaması olası bir hikaye vardı bu kitapta..

Hikaye Amerikada öğrenim gören Ömer ve onun başka milletlerden arkadaşlarından bahsediyor. Birbirinden bambaşka kültürlerden gelen üç insan aynı evde yaşamaya başlıyor. Aynı memleket hasreti, aynı yabancılaşma, aynı yalnızlık.. Amerikalı arkadaşlar ediniyorlar, ne gariptir ki onlar da yalnız.. Yalnızlık öyle memleketten kopunca gelmiyor, insanlar o yalnızlığa doğuyor aslında.. 

Aşklar da bu yalnızlıktan nasibini alıyor elbette. Zorlama evliliklerle sonuçlandırılmaya çalışılsa da kendi hayatı yetmezmiş gibi bir de diğerini yok etmeye başlıyor insanlar. Gelişmiş toplum olma yolunda atılan hızlı adımların hazmedilemeyip de bünyelerden nasıl depresyon olarak fışkırdığının kitabı bu da. 

Birbirinden bambaşka altı insanın çırpınışı ve sonunda ölüme varan tükenişi anlatılıyor. 21. Yüzyıldan bahsediyor kitap. Biraz bizi anlatıyor. Bu kadar..