18 Ocak 2012 Çarşamba

Araf - Elif Şafak

Bu kitabı alışımın hikayesi, Pinhanla aynı. Aynı gün, aynı kitapçı, sebebi farklı.. Pinhanı anlatmıştım daha önce, yıllar evvel okumuştum, kitapçıda gördüğümde tekrar okumak istedim ve "Elif Şafak başka neler yazmış ola ki?" diyerek aldım Araf'ı da yanına.. 

İyi ki almışım. Pinhan kadar vurucu değildi, daha sade bir dil kullanılmıştı mesela, daha tanıdık bir hikayeydi hatta. Günümüzde geçen yalnızlık hikayelerinden biriydi işte. Lakin bize çok sıradan gelen bu hikaye günümüzün gerçeği değilse ne? Bunlardan da bahsedilmeli, bunlar da belgelenmeli. Yaşandığı dönemde, bu döneme şahitlik yapmalı.. Pinhan'ın günümüzde olsa, yaşaması olası bir hikaye vardı bu kitapta..

Hikaye Amerikada öğrenim gören Ömer ve onun başka milletlerden arkadaşlarından bahsediyor. Birbirinden bambaşka kültürlerden gelen üç insan aynı evde yaşamaya başlıyor. Aynı memleket hasreti, aynı yabancılaşma, aynı yalnızlık.. Amerikalı arkadaşlar ediniyorlar, ne gariptir ki onlar da yalnız.. Yalnızlık öyle memleketten kopunca gelmiyor, insanlar o yalnızlığa doğuyor aslında.. 

Aşklar da bu yalnızlıktan nasibini alıyor elbette. Zorlama evliliklerle sonuçlandırılmaya çalışılsa da kendi hayatı yetmezmiş gibi bir de diğerini yok etmeye başlıyor insanlar. Gelişmiş toplum olma yolunda atılan hızlı adımların hazmedilemeyip de bünyelerden nasıl depresyon olarak fışkırdığının kitabı bu da. 

Birbirinden bambaşka altı insanın çırpınışı ve sonunda ölüme varan tükenişi anlatılıyor. 21. Yüzyıldan bahsediyor kitap. Biraz bizi anlatıyor. Bu kadar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder