![]() |
Çeviri: |
Kitabı çok geç okudum, utanarak söylüyorum ki Yüzüklerin Efendisi ya da Hobbit'i okumadım bile. Lakin Yüzüklerin Efendisini herhalde 10 kez falan zevkle izlemişimdir. En son da kesilmemiş versiyonunu Torrent sitelerinde bulup bir gece ve bir gündüzü ona vermiştim...
Yok bunu söylemek çok utandırıyor, söylemese miydim acaba? Dürüst olmalı ama :-/
Neyse Silmarillion'u kitapçıda gördüğümde almadan geçemedim yine. Yanında aldığım bir sürü başka türlü kitabı bunun öncesinde okudum çünkü korkuyordum.. Bir ara aldım elime, başladım cümlelere..
Ainur'un müziği yankılandı kulaklarımda. Önce anlayamadım. O kadar ağırdı ki müziği okumaya çalışmak.
Düşünün ki yazması ne kadar zor olmuştur kim bilir. Sonra bıraktım kitabı. Sehpada kaldı bir süre ayracı bile durmadan içinde. Bri gece sarhoş ve dost bir elin devirdiği bir çeşit Çin rakısında ıslandı, günlerce kurumadı,
sayfaları büzüşüp yıllandı bir kaç haftada. Sehpada güvenliği sağlanamayınca duvar ünitesinin en üstüne kaldırıldı.
Yaz geldi sonra, valize istiflendi. Akdenizin sıcacık havasında, bir çadırın gölgesinde çıktı valizden.. Sessizce açıldı kapağı ve müzik yankılanmaya başladı dalga seslerinin yanında..
Eru önce Ainur'u yarattı, Ainurun her birine bir meziyet verdi ve bir hayale sürdü onları. Hayalin ardından Ea'yı yarattı sonra da Ardayı. Ainurun müziği de yarattı dağları ve denizleri ve göğü ve yıldızları. İlk çağı başladı dünyanın. Ainurun içinde bir Melkor vardı, her bir Ainur'un gücünden biraz almıştı. En güçlüleri ve tek hasetleriydi Melkor. Bir de Manwe vardı, Melkor'un kardeşi. Ainur'un söz önderiydi, güçlüydü ve bilgeydi. Tüm Ainur ve yardımcıları Maiar indi Arda'ya. Bedenlendiler Arda'da. Ainur'a ve Maiar'a da satırlar ayırmak gerek aslında...
İlk yaratılanlar geldi sonra. Onlar iyilik ve güzellik ve bilgelik ve estetikle donatılmışlardı. Elf dediler adına. İlk yaratılanlardan olmayı istedim ben de. Hem de on yüz bin milyon kere...
Melkor da gelmişti Ainurla ve büyük savaşlar başladı yaratılan cennette, Melkor yenildi ve kapatıldı derine. Yok edilmedi, pişman olması beklendi ancak Melkor bir kez kötülük tohumlarını ekmişti Ardaya. Sonra bitti ilk çağ ve Orta Dünya hikayesi başladı Elflerin erdemi ve becerisi ve ardından isyanıyla. Melkor ve onun
Maiar'ı Sauron ekmişti kötülük tohumlarını Elflerin içine.
Feanor vardı Elflerin en güçlüsü, en beceriklisi. Üç tane Silmaril yaratmıştı Ardayı aydınlatan. Silmariller çalınınca başladı Elf isyanları ve Orta Dünyaya sürgünler ve ölümler...
Ainur Sonradan doğanlar olarak insanları tasarlamıştı bir de. Onların gelişi Elf soyunun bitişine denk gelecekti.
İnsanlar geldi, Elfler onları sevdi ve korudu ve birlikte savaştılar uzun yıllar boyunca. Elfler ölümsüzlükle lanetlenmiş, insanlar ölümle ödüllendirilmişti belki de. İnsan soyunda da Elf soyunda da iyiler ve kötüler oldu.
Melkor ve Sauronun kötülük tohumları ekilmişti bir kere.
Yüzyıllar ve bin yıllar geçti. Değişim ve savaşlar gerçekleşti. Silmariller ve Melkor sorunları çözüldü, Sauronun güç yüzükleri geldi üçüncü çağda. O da zaten bildik büyük hikaye...
Silmarillion, Tolkein'in bütün o romanlarının temellendirildiği evreni ve onun hikayesini anlatıyor. Güç Yüzükleri tüm bu örüntü içinde öyle küçük bir yer kaplıyor ki... Keşke diyor insan Tolkein ölmeseydi
ve sonsuza kadar bize o dünyadan bahsetseydi...
Yüzüklerin Efendisi'nde tanıdığımız bütün karakterlerin yaratılışı ve aile geçmişleri ve kim oldukları ve neden değerli oldukları da anlatılıyor kitapta. Hatırladığım, kitapta ufak bir yerde adı geçen Galadriel var mesela, ya da Yarı Elf Elrond'un doğumu ve geçmişindeki o büyük hikaye... Aragorn'un kim olduğu ve hatta Beş büyücüden Sauron ve Gandalf'ın hikayeleri. Gandalf ve Galadriel arasındaki tanışıklık ve Gandalf'ın
Maiar'dan sadece biri olduğu...
Silmarillion'da sanırım en köklü hikayelerden biri de Beren ile Luthien'e dair olandı. İnsan kralın oğlu Beren ve Elf kralın kızı ve "gelmiş geçmiş en güzel olan" Luthien'in hikayesi.. Beren'in Luthien uğruna ölüme gidip gelişi
ve Luthien'in onu hiç bir zaman ve sebeple yalnız bırakmayışı.. Bir de onlara destek olan ilk doğanlarla yaratılmış, ilk çağlardan beri gözü gören kulağı duyan ve ölmeden üç kez dile geleceği tasarlanmış eşsiz köpek Huan elbette...
Daha anlatacak öyle çok hikaye var ki kitapta, bilmem daha kaç kez okumak gerekecek.. Silmarillion için baş ucu kitabı diyenler var, efsane diyenler var, kutsal diyenler var.. Ben ne desem bilemedim ama defalarca okunası, okudukça çoğalan bir kitap Silmarillion. Issız bir adada kalsam yanımda isterim kendilerini, üzerine düşünecek ve düşündükçe çoğalacak o kadar hikaye var ki içinde... İyi ki oğul Tolkein babasının mirasını toparlayıp bize sunmuş, olmasa eksik kalırdı sanki Arda...
Ve evet, tavsiye mi demiştiniz, 800 sayfa ve inanın ben en az ikinciyi okumaya kararlıyım, siz değerlendirin işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder