2 Ekim 2011 Pazar

Sesler - Ursula K. Le Guin

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek
İzmir kitap fuarında gözü dönmüş dolaşırken edindiğim Batı Sahilleri Yıllıkları serisinin ikinci kitabıydı Sesler.. Marifetleri okur okumaz, filmin en heyecanlı yerinde kalmış gibi Seslere başladım elbette. Bu başka bir hikaye... En önemlisi de Ursula'nın diliyle..

Marifetler, kaderlerine karşı çıkan iki küçük çocuğun başladığı yolculukla bitiyordu. Sesler elbette buradan başlamıyor lakin onun devamı niteliğinde belki. Devamı değil yahu, başka bir hikaye, aradan 30 yıl geçmiş, başka bir şehir. Başka bir kahraman, Memer. 

Memer, Ansul denen kuşatma altındaki bir şehirde yaşıyor. Geçmişte barındırdığı üniversiteyle ve büyük kütüphanesiyle ünlü, halkı okumuş ve bilgiye saygı duyan ancak yapılan işkenceler sonucu bütün hazinelerini yitirmiş, ezilmiş bir halk. Burada hazinelerden kastım yanlış anlaşılmasın, para değil onların hazinesi, bilgi.. En büyük üniversite ve kütüphaneler bu şehirde. Memer, dedesiyle birlikte eskiden zengin olan ve saygın bir evde yaşıyor. Annesi yok, kuşatmacıların tecavüzüyle dünyaya gelmiş lakin annesinin soyunun bütün iyi meziyetlerine sahip. Hatta, evin altındaki açılmayan kapıyı kadim lisanın işaretlerini kullanarak açabilecek kadar zeki. Açılmayan kapının ardında, kuşatmacı Aldlardan saklanabilmiş bir kütüphane mevcut. Aldlar ilk geldiğinde yakıp yıkıp yağlamışlar. Çok tanrılı Ansuru dinsizlikle suçlamış ve kendi dinlerinin etkisiyle kadınları mal gibi görmüş, tecavüz etmişler. Erkekleri de evlerindeki kitaplara bağlayıp denize atmışlar. Hem acımasız hem de cahil bir halk yani.. Aldlardan can pahasına kaçırılan kitaplar Memer'in dedesinin evinde Galva evinde toplanmış gizlice. Çocuk okumayı bilmiyor lakin duyduğu sesler onu bir kitaba çağırıyor. Bu çağrılardan birinde dedesi Sulter Galva'ya yakalanıyor ve dede, toruna okumayı öğretiyor gizli saklı. Yakalansalar ölümden beteri var, son kütüphanenin yok edilmesi.. Bu yüzden çok dikkatliler.

Bu arada, şehirde bir takım isyan planları yapılıyor, Sulter Galva bu planlara hep mesafeli lakin asla köstek değil. Günün birinde Memer, gizlice çıktığı pazarda (kadınların dışarı çıkması da yasak çünkü) bir çift görüyor at arabasında. Kırklı yaşlarında bir kadın; Gry ve bir adam; Orrec. 

Gry ve Orrec, yıllarca dolaşıp durmuşlar, Gry'in hayvan terbiyeciliği ve Orrec'in anlattığı hikayeler, şiirlerle geçimlerini sağlıyorlar. Buraya da işgalci Aldların başının davetiyle gelmişler. İşgalciler kitap ve yazıdan nefret etse de meşhur Orrec'in şiirlerini duymak istemişler. Özellikle de başları Gand Ioaratth.. Baş, halkı kadar kör değil, bilgiden korkmuyor onlar kadar. Lakin Orrec'i ve karısını da çadırında ağırlamak istemiyor çünkü onlara göre dinsizlerle aynı çatıda uyunmaz.. Hikaye de burada güzelleşiyor zaten. Orrec ve Gry, Memer'in misafiri oluyorlar bu yüzden. 

Aslında, Memerden habersiz olsalar da, dedesini tanıyor Orrec ve Gry. Geçmişin en büyük üniversitesi Galvanat, Galva soy adından geliyor. Bir kitabı arıyorlar Ansurda. Hatta kadim kitaplarla dolu Ansur kütüphanesini.. Bu kütüphanenin sahibi olabilecek tek ev de Sulter Galva'nın evi.. Evde Memer ve dedesiyle çok şey paylaşıyorlar, isyanı da.. Orrec dahil olmayı istese de lider olmayı pek tercih etmiyor ancak Aldlar tarafında da işler yolunda gitmiyor pek. Ioaratth'ın oğlu babasına karşı bir isyan başlatıyor. Babasının yeterince zalim olmadığından dertli çünkü ve Orrec'in ziyaretlerinden de hiç mi hiç hoşnut değil. 

Ansur halkının başlattığı bir isyanda Ioaratth'ın liderliğini rafa kaldıran oğul, babayı öldü diye hapsediyor ve işkenceler başlıyor. Lakin Galva evinde bir mucize gerçekleşiyor ve Sulter Galva beyaz kitabın (özel bir kitap bu, Memer'in sesini duyduğu kitap) gücünü kullanıyor. Halk daha büyük bir güçle karşı koyuyor, Orrec'i lider istiyorlar, karmaşa arasında Orrec, Ioaratth'ı kurtarıyor, oğlunu bertaraf ediyor ve bir anlaşma imzalanıyor. Orrec ise hitabetiyle bu süreci lider olarak tamamlıyor hiç istemediği şekilde. Sulter Salva'nın liderliğini tanıyor ve yine yola çıkıyorlar Gryle. Bu kez bir artarak elbette. Memerle birlikte.. 

Bu seride dikkatimi çeken bir şey oldu, Yerdeniz serisinin başında kadının yeri çok belirgin olmasa da, devamında güçlü karakterler girmişti hikayeye. Bunda ise Gry daha en başından güçlüydü ve bu gücünü hep çok belirsiz kullandı. Sessiz, ağır başlı. Aslanla olan ilişkisinde öyle büyük bir güç hissediyorsunuz ki, bu hikayede Orrec değil Gry olmalıyım diyorsunuz. Ben öyle dedim yani. Özeldi.

Sırada Güçler.. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder