6 Mart 2014 Perşembe

Karanlığı Taramak - Philip K. Dick

Çeviri: Mehmet Ada Öztekin
Tam da bütün bilimkurgular aynı mı gidecek derken edindiğim bir kitap Karanlığı Taramak. Klasik kurgudan sıkılmaya başlamışken enteresan bir başlangıç oldu benim için ve neden kurgu bilimi bu kadar sevip önemsediğimi hatırlayıverdim.
Uyuşturucuyla örülü bir dünyadan söz ediyor yazar. Anladığım kadarıyla yazar iken kendi deneyimlerinden de faydalanmış bolca.. Fantastik bir dünyayı eğrisiyle, doğrusuyla betimlemiş. Merak edilen her şeye bir yanıt vermiş. Klasik ‘uyuşturucu kötüdür’ tavırlarında değil, güzellemelerinin sonuçlarını gördükçe içselleştiriyorsun süreci ve farkında olmadan istediğin hayatın bu olmadığına kanaat getiriyorsun.  Gizemini yitiriyor uçan kafalar, dünyanın anlamına böyle haiz olunmadığını görüyorsun usul usul. İçene duyduğun öfke de diniyor derinde, hiç denemediğin için  -için için- duyduğun merak da hafifliyor gittikçe.. Yani sıkıcı. Sonuçları diyorum, sıkıcı. Dokunulmamış bir alanın fahişeliğine tanıklık ediyorsun. Beyninden vurulmuşa dönmüyorsun da, sarsılıyorsun ufaktan.
Kitaba gelince;
Her zamanki gibi bir kahramanımız var olayların etrafında döndüğü -karanlık ve daha az karanlıkta yaşayan. Gizli görevle, uyuşturucu kullanılan ortamlara tamamen adapte olan bir sürü avcıdan sadece birisi. İki başlı bir hayatın tam ortasında kalan, iyi mi kötü mü olduğundan habersiz. Hangisi iyi, hangisi kötü aslında, bu da tartışmaya açılıyor galiba. Bilim kurgu burada giriyor devreye, gelişmiş bir teknoloji sayesinde ajanlık yaparken tanınamayacakları bir kamuflajları mevcut, gerçekte neye benzediklerini hiç kimse bilmiyor operasyondan. İki başlı bir hayat; karanlık ve daha az karanlık olan…
İronik olana gelince, kılık değiştirdikleri zaman gerçekte olmaları gereken kişiyi oynuyor, kendi kimliklerini de oyun zamanı kullanıyorlar. Gerçek ve sahte öyle ağır bir yer değişimi yaşıyor ki, gurbet nere sıla nere bilemiyorlar eskilerin tabiriyle. Bir de üstüne uyuşturucunun beyin üzerindeki kalıcı tesirleri ortaya çıkmaya başlıyor ufaktan. Vakitlice fark edebilirse ne ala, bizimki fark edemiyor bile, operasyondakiler alıyorlar görevden ve içeri girenin sır olduğu rehabilitasyon merkezlerinden birine yerleştiriyorlar. Hayat oracıkta duruveriyor, ayakta kalabilmek için orada bulunmaktan başka da çaresi kalmıyor insanın. Oysa aşka düşmüş yeniden, ergenler gibi heyecanlı ve korkakken… Duruyor zaman, ölüyor dünya. Şizofrenik bir bunalım halinde tutunuyor –tutunamıyor hayata..

Bir kayboluş hikayesi aslında, tercihler bilinçli yapılıyor, amaç kötü değilken hayat feda oluyor. Son zamanlarda okuduğum en iyi bilimkurgulardan biriydi evet, en karanlık kitaplardan da biri diyebilirim ayrıca. Tavsiye mi? Okuyun elbette, okuyun, okutun. Düşünün üstüne, sadece uyuşturucudan söz etmiyor irdelendiğinde. İnsan üzerine yazılmış derin bir kitap bu elimde tuttuğum, fantastik, psikolojik ve hatta felsefik diyebilirim J Öyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder