20 Ağustos 2011 Cumartesi

Dünyanın Merkezine Seyahat - Jules Verne

Çeviri: Mehveş Omay
Klasikler iyidir.

İzmir Kitap fuarında İthaki standındaki ucuzlukta rastladım bu kitaba. Bir sürü kitap arasında boğulmuş bir halde seçim yapmaya çalışırken, Jules Verne'nin eserlerini hiç okumadığımı fark ettim utanarak. Kitaplarından uyarlanmış bir çok film izlemiş olduğum halde, yazımı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Aldım, okudum. Oldu.

Böyle bir hayal gücü ancak, 'soyut düşünme'yi yeni öğrenen bir insan yavrusunun, bu yeni oyuncakla oynamaya başlayıp, onunla ne yapacağını bilemeden, fantastik dünyalar yaratmasıyla gerçek olabilirdi sanırım.
Verne'in eşsizliği, bu oyuncakla ne yapacağını çok iyi biliyor olması elbette. Ayrıca hayalperest çocuklardan bir ordu dolaşıyor olmalı zihninde, bu ordunun başındaki komutan da bir bilim adamı tabi ki.

Bütün öğretilmişliklerden uzak bir dünyaya alıyor sizi bu kitap. Bunu yaparken bilimsel açıklamalar getiriyor, hatta benim gibi biraz da safsanız, inanmamanız için hiç bir sebep kalmıyor o dünyaya.. Dünya bildiğimiz dünya oysa.. Bildiğimiz gibi olmayansa o dünyanın altı..

Zeki, çekingen, maceradan haz etmeyen bir genç adam. Elbette bu genç adamın aşkı olan bir güzel kadın: Graüben. Zengin, maceraperest bir jeolog-maden bilimci amca. Dünyanın en soğuk kanlı rehberi Hans. Son olarak da şifreli bir not.
Ve dünyanın merkezine seyahat başlıyor. Seyahat başlarda pek sıkıcı geliyor, ne bulabilirler ki derinde? Düşünün bakalım, ne öğrettiler okulda bize, lavlara toslayıncaya kadar haşlanıp ölmeliler değil mi... Değil, gayet ikna edici yorumlarla sıcak evre aşılıyor ve bir dünya açılıyor tünelin sonunda. Ama ne dünya.. Çocukken, hepimizin böyle yere basmaz hayalleri oluyordur her halde. Dünya içinde dünya. Ve o dünyada, bırak ağaç yerleştirmeyi, içine bir deniz bile sığdırmış Verne. Canavarlar ve hatta insanlar..

Verne, o kafasındaki hayalperest ordu ve ordunun başındaki bilim adamı-kumandanla bir mucize yaratmış. Başkalarının uzaya ya da denizler altına dair (ki bu temalar da Verne'e pek uzak değil bildiğiniz üzere) hayal etmeye cesaret ettiklerini o bizim ayaklarımızın altına çizmiş. Dünyanın merkezine. Hepimize aynı derecede yakın, ve o derecede uzak..

Filmleri izlemek güzel tabi, lakin kitabı okurken o dünyanın bir parçası oluyorsunuz ya hani. O hayal dünya gerçek ya.. İşte bunu yaşamaya değer.

Bir de neye değer biliyor musunuz, onun öngörülerini onun dilinden dinlemeye değer. Öyle çok icada ilham olmuş ki Verne. Gerçi dünya O'na hak ettiği değeri lütfetmiş neyse ki, anlattığı aygıtları icat(!) edenler, O'nun yakıştırdığı isimleri vermese de, lugatlara o isimlerle geçmiş.

Boşuna 'Bilim Falcısı' dememişler zat-ı şahanelerine. Ve elbette 'Bilim kurgunun babası' denilmesi de boşuna değil...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder