Bu kitabı, çok sevgili bir dostun 'Mutlaka okunmalı, ben bitmesin diye günde 20 sayfayla sınırladım kendimi.' yorumuyla duydum ilk.
Sözlüklerde aradığımda da, benzer ve hatta daha ötesi yorumlarla karşılaştım.
İlk iş, gidip bir kitapçıya 'O kitabı istiyorum.' dedim, yoktu. Bir diğer kitapçıya gittim, bu kez daha nazik; yok. Fazla abartmadan 'ne zaman gelir' muhabbetine girdim.
-Haftaya.
-Tamam.
Bekledim. Aldım. Hemen başlamadım. Önce biraz kendimi hazırladım.
Tek tamlamayla 'kara bir kitap' (bu tanımı sözlüklerden birinde gördüm, yakıştı vesselam) diyebiliriz.
İki adam var. Biri Kinyas, diğeri Kayra. Bu adamlara bakınca, kötülüğün yetiştirilmeyle alakası yok diyor insan (bu eğitimci bakışımdı). Sonra kötülük insana dair diyor, irkilerek. Bu iki adamın okuyucular tarafından bu kadar sevilmesini anlamak istemiyorum.. Sanırım herkesin içindeki 'kötü adam'ı canlandırıyorlar.
Hiç bir sınırı olmayan, tamamen içgüdüsel bir hayat onlarınki. Bir ormanda yaşamak için yırtıcı bir hayvan ne yaparsa, onlar da modern dünya ormanında yaşayan yırtıcılar gibiler. Kitabı okudukça, bazen midem bile bulandı yaptıklarından.
Neyse düzenli anlatayım, madem başladım.
Başlarda, yani kitabın ilk bölümünde (Kinyas, Kayra ve Hayat) bu iki adamın kim olduğu, kendi ağızlarından anlatılıyor. Her ikisinden de nefret etmek için bir sürü neden buluyor modern insan. (Hele de modern kadın.) Lakin yine de okudukça içselleştiriyorsun. Nasılını bilmiyorum, sanırım ehlileştirilmiş olmak, o içimizdeki vahşinin çok da hoşuna gitmemiş. Evrim bizi mutlu etmemiş belki de..
Neyse, sonraki iki bölüm Kayra ve Kinyas'ın yollarını anlatıyor. Ayrılıyorlar ve birisi o vazgeçtiği ehli insan-hayvanına dönüyor. Diğeri yok oluşu seçiyor.
İnsan-kadın olarak ben, her iki sondan da memnun olmadığımı belirtmek isterim. Modern-ehli-sosyal öğretilmişliğim, cezalarını çekmeleri gerektiğini söylüyor. O yaşanmışlığın cezası kaç ömürlük müebbet ya da kaç idam olurdu bilmiyorum ama...
Bu kitaptan bunu mu çıkarttım? Hayır, ama bunları da birileri söylemeliydi. Sözlüklerde yeterince olumlamışlar zaten kitabı. Bir de bana ihtiyaç yoktur sanırım. Ki ben sadece hikayede takıldım. Okunmalı bir kitap, herkes kendi dersini çıkartmalı. Hatta derse ne gerek..
Bu arada yazarın kendisini romana karakter olarak yerleştirmesi çok ilginç olmuş. Bildiğim kadarıyla yazarımız bu kitabı lise yıllarında yazmaya başlamış ve dört yılda bitirmiş. Yazar gelecekte olmak istediği adamı hayal etmiş, bu da aslında çocuksu bir egoyu çağrıştırdı bende. Hoş bir detaydı.
Belki bir kez daha okumalıyım bu kitabı. Şimdi hatırladıkça, tekrar dehşete düşmenin yanı sıra 'atladığım detaylar var mı, hatırlamadığım çok şey var galiba' diyorum.
Ha bir de duydum ki, birileri bu iki adamı şizofren bir tek adam olarak kurgulamış. Olsa yakışırdı ama olmadığına dair çok kanıt var kitapta. Hatta keşke olsaydı dedim şimdi.
Ya ben bu kitabı yermek için başlamıştım bu yazıya. Ne oldu şimdi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder