![]() |
Çeviri: Deniz Vural - Arzu Taşçıoğlu |
Başka bir yazı yazmıştım bu kitap için. Bu seri için demeliyim tabi ki. Sonra bir de baktım, unutmuşum bazı detayları. Oysa detaylar önemli.. Tekrar başladım okumaya, yazmaya biraz geç kaldım elbette..
Kitabın hikayesine başlamadan önce biraz tanıtmam gerekiyor ortamı sanırım. Bir sürü yeni şeyle karşılaşıyorsunuz çünkü Harbert’in yarattığı evrende..
Her şeyden önce, belirteyim ben Atreides evini seçtim kendime, hatta Atreides evinde bir Bene Gesserit olmayı tercih ederim. Evet evet. Bu benim :)
Uzaak mı uzak bir gelecekte bir imparator yaşarmış IV. Şaddam adında. İmparatorun bir sürü gezegeni varmış idare etmesi gereken. Bu gezegenler ev denilen ailelere aitmiş. Kimi evlerin halkı mutlu imiş ve yöneticilerine gönülden bağlı, kimileri zengin ama mutsuzmuş ezilmekten.. Kahramanlarımız bu evlerden iki tanesinin kan davasıyla alakalı.. (Buna sonra değineceğim.) Diğer hikayelerin aksine bizim imparator çok da adil sayılmazmış, güç ve para hırsıyla yaşarmış. Bu yüzden evleri birbirine kırdırmak ufak işlerindenmiş.
Bu arada tüm bu gezegenleri ilgilendiren üç kurum varmış. Birisi CHOAM: İmparator ve büyük evler tarafından diğer iki kurumun sessiz ortaklığında yönetilen evrensel gelişim şirketi. Para ve gücü idare eden en büyük kurum bu sayılıyor. Diğer iki sessiz ortaktan biri Uzay Loncası: Uzay yolculuğu ve taşımacılığıyla uluslararası bankacılık işlerini yöneten kurum. Aynı zamanda diğer adı geçen kuruma kafa tutmak için kurulmuş, ikinci zihinsel-fiziksel gelişim okulu. Sonuncu ve diğer herkesin korktuğu kurum da Bene Gesserit: İnsanlığın var oluşundan bu yana sadece insanlığa hizmet için kurulmuş, tamamı kadınlardan oluşan, benim de dahil olsam ne tatlı olurdu dediğim kurum.. Bene Gesserit, rahibeler eğitiyor. Öyle bir eğitim ki, kadınlar ölümcül dövüş tekniklerinin yanında insanları kontrol edebilme yeteneğine, gelecek hakkında yorum yapabilme kabiliyetine vee karşı konulmaz bir cazibeye sahipler. Bu arada, geçmişte yaşamış bütün Bene Gesseritlerin anıları zihinlerinde. Bir Bene Gesserit ölürken, bir başkası geliyor ve anılarını ondan alıyor, böylece nesiller boyu yaşamış olan bütün Bene Gesseritler, bir zihinde var olmaya devam ediyor.Ayrıca bununla da bitmiyor bizim amazonlar, 90 kuşaktır devam eden bir üreme zinciri oluşturmuşlar, bütün evlerden birer döl alıp, onları birbirleriyle çaprazlayarak Kuisatz Hederah’a ulaşmaya çalışıyorlar. Zaman ile mekan arasında köprü kuaracak olan erkek Bene Gesserit. Kurtarıcı..
Gelelim bizim kahramanlara.. Atreides evinin Dükü I. Leto, ideal adam, ideal lider kıvamında güçlü, zeki, adaletli, karısına aşık, ailesine ve evine (buradaki ev, büyük ev – hanedan) bağlı ve halkına sadık. Karısı bir Bene Gesserit, Jessica. O da tam bir leydi.. Kocasına olan aşkından, büyük Bene Gesserit planına sırt dönmüş ve bir kız doğurmak yerine Düküne bir veliaht vermiş, asil, güçlü bir kadın. Veee veliahtımız, küçük Paul. Paul, hem annesinin Bene Gesserit eğitiminden geçmiş hem babasının bütün iyi özelliklerine sahip 15 yaşında bir delikanlı. Ayrıca çok başarılı eğitmenler tarafından da bir asker ve lider olarak eğitilmekte.
Paul’e ve çevresindekilere biraz değinmek gerekecek.. Dövüş ve akıl hocalarından biri Duncan İdaho. En çok onun etkisinde kalarak büyüyor Paul. İdaho tam bir ölüm makinesi bu arada. Duygusal bir makine.. İkinci akıl ve dövüş hocası aynı zamanda çok iyi bir baliset (bir tür müzik aleti) çalan ve çok güzel şarkılar söyleyen Gurney Halleck. Bizim ufaklık, bu iki adamın tekniklerini öğrenerek bir savaşçı gibi yetişiyor.. Üçüncüsü bir mentat, Thufir Hawat. Hawat biraz yaşlı. Onun evdeki görevi de akıl hocalığı. Kendisi insan bilgisayar, mentatlar ihtimalleri her yönüyle analiz edip bütün olasılıklardan doğru sonuca ulaşmakta kullanılan bir sınıf. Hawat, mentat yeteneklerini bizim ufaklığa öğretiyor ufaktan. Son yoldaş da Dr Yueh. Kendisi Suk şartlandırmasına (Suk okulunda eğitim görmüş doktorlara güvenebilmek için bir şartlandırma yapılıyor ve kişi ihaneti aklından bile geçiremiyor) sahip, en güvenilir adam. Bütün ailenin sağlık durumları ondan soruluyor..
Hikayemize geçebilirim artık sanırım. Caladanda hüküm süren Atreides evine İmparator ve büyük evlerin idaresindeki CHOAM ve Lonca tarafından Arrakis (Dune – Çöl gezegeni) gezegenine gidip idaresini üstlenmek görevi veriliyor. Bu görev aslında orada şimdiye kadar hüküm süren Harrkonnen evinin geçmişten kalan bir intikam için İmparatoru ikna etmesiyle doğrudan ilişkili. Leto, olacakları bilerek çıkıyor bu yola ve Caladan’ı terk edip Dune’a yerleşmesiyle hikaye başlıyor..
Arrakis bir çöl gezegeni, susuzluktan kırılıyor ve akıl erdiremeyeceğiniz şekilde suyun değerini anlıyorsunuz.. Melanj isimli bir bahar yetişiyor burada. Bu bahar hemen hemen bütün gezegeni ele geçirmiş durumda. Ömrü uzatan ve geleceğe dair kehanetler yaptırabilen baharın yokluğu insanları öldürebilecek kadar güçlü. Arrakis bu yüzden değerli ve halkı Fremenler adında vahşi bir topluluk. Çölde suyu minimumda kullanarak ve bir gün yeşil bitki örtüsüne sahip olabilecek adımları atarak yaşıyorlar. İyi dövüşüyorlar, kaç kişi oldukları bilinmiyor, görmezden geliniyorlar.. Çok eski zamanlarda Bene Gesserit aralarına bir efsane bırakmış ve bu efsaneyi din olarak kabul etmiş bir halk. Din her şeyin başlangıcı oluyor Arrakiste. Onlar, diğer gezegenlerden gelen herkesin korkulu rüyası olan dev solucanlara (Yaratan diyorşar onlara) sezdirmeden çölde hareket edebiliyor ve hatta onları ulaşım aracı olarak kullanabiliyorlar. Ayrıca damıtıcı giysi denen bir tulumla yaşıyorlar. Su o kadar az ki, çölde hayatta kalmak için kendi vücut sıvılarını damıtıp tekrar kullanmalarını sağlayan bu teknoloji harikalarını kendileri üretiyorlar..
Leto, Arrakise ilk geldiğinde Fremenleri tarafına çekmek için hazırlık yapmaya başlıyor, biraz zamanı olsa aslında Letoyu tanıyacak ve arkasında duracaklar lakin ne yazık ki zamanı olmuyor Leto’nun. Yalnızca Fremenlerin gizli lideri ve İmparatorluğun Gezegen Bilimcisi Liet Kynes’la tanışabiliyor Leto. Kynes, bir efsanenin de peşinde aslında. Efsanelerinde bir baş rahibe ve ondan olan oğul var. Oğul Fremenleri suya kavuşturacak olan, Mesih.
Fazla uzatmayayım, olaylar gelişiyor, Leto’nun en güvendiği isimlerden birisi olan Dr Yue (Suk şartlanması bir şekilde kırılmış) Harkonnenlere satıyor Atreides evini. Leto’yu teslim ediyor lakin o kadar da büyük bir sadakati var ki, Jessica ve Paul’ü Fremenlerin yardımıyla kaçırıyor. Kaçarlarken Liet Kynes ölüyor, Duncan İdaho, onlara zaman kazandırmak için kendini Sardokarlara (İmparatorluğun yenilmez askerleri – Harkonnenlere gizli yardım için oradalar) veriyor – ölümüne.. Leto ölüyor.. Harkonnen baronu Hawat’ı kendi mentatı olarak alıyor ve Hawat bir gün intikam alırım umuduyla kalıyor, Halleck bahar kaçakçılarına katılıyor.. Jessica ve Paul açık çölde tek başlarına kalıyorlar, öldükleri sanılıyor. Fremenler onları bulduğunda kendilerini ispat etmeleri gerekiyor ve mucizevi bir şekilde bekledikleri Lisan-ül Gayb olduğunu fark ediyorlar Paul’ün..
Jessica bu arada hamile ve Fremenlerin baş rahibesi, Jessica’yı bir sınavdan geçiriyor. Dönüştürülmemiş baharı (zehir) bedeninde dönüştürüp başrahibenin bilincini bilincine katması gerekiyor Jessica’nın. Ve bu tören gerçekleşiyor, Alia henüz bir ceninken uyanıyor ve annesi ve başrahibenin ve diğer bütün ölmüş başrahibelerin bilincini ekliyor bilincine.. (Doğduğunda bir melanet olarak anılacak)
Fremenlerin yeni başrahibesi (Sayyadina) Jessicanın yanında, bu törende ölen Liet Kynes’ın kızı Chani de Sayyadina oluyor. Onun bahar dönüştürmek ya da kehanet güçleri yok ancak törenlere önderlik edebilecek mertebede.. Bu arada Chani’nin amcası Stilgar bütün Fremenlerin başı oluyor ve Paul ve Jessica kurulda yanında duruyor. Paule bir isim buluyorlar Usul.. Bu gizli isim ve çağırılacağı ismi de Paul seçiyor, Muad-dib. Yılar geçiyor...
Paul henüz Caladandayken bir başrahibenin, Kusiatz Hederah olma ihtimaline karşı yaptığı bir sınamada (Gom Cabbar) rahibeye tanışacağını söylediği kızla, Chaniyle evleniyor. Fremen adetlerine göre.. Bir oğulları oluyor, Alia büyüyor.. Konuşmaya başladığı anda bir yetişkin gibi davranıyor ve insanlar ondan korkuyor. O daha doğmadan başrahibe oluyor çünkü..
İki yıl sonra Paul, Stilgar’ın da önüne geçerek Fremenlerin lideri oluyor çünkü o Lisan-ül Gayb. Suyu bağışlayan.. İmparator, Harkonnenlerle birlikte Arrakiste ters giden şeyleri çözmek ve artık sıkıntı yaratan Fremenleri ezmek için geliyor. Chani ve Paul’ün oğlu II. Leto ölüyor, Alia tutsak düşüyor. Aslında izin veriyor kendisini almalarına.
Paul saldırıyor, bu saldırı sırasında Harkonnen Baronunu öldürüyor Alia, Paul İmparatoru rehin alıyor ve hayatı karşılığında kızı Prenses İrulan’la bir evlilik planlıyor. O’nu asla karısı yapmıyor, sadece İmparatorluğa giden yolda bir basmak olarak kullanıyor.. Ve birinci kitap burada bitiyor...
Bu seriyi anlatırken ne kadar ciddileştiğimi fark ettim.. Öyle ki, ilk yazdığımda çok detayı unuttuğumu anlayıp seriye yeniden başladım ve aynı heyecanla okuyorum.. Beni en çok sarsan an, Leto’nun öldüğü andı. Okurken sanki olmayacakmış gibi hissediyorsun.. Ve yine ölüyor L Olmaz ki ama.. Şu an ikincideyim. Yine çok heyecanlı. Asıl heyecanlı olan da serinin ikinci kitabıyla ilgili hiç Türkçe kaynak bulamamış olmam elbette J Belki de bu ilk olacak.
Kitap hakkında ne mi öneririm? Okunmalı! Defalarca belki de.. Hatta devlet liderleri hatmetmeli bu seriyi. Din ve politika konusunda bilmek isteyebileceğiniz her şey burada. Mantık, insan, medeniyet, teknoloji.. Olmaması gereken her şey bu kitapta. Hatta masumlardan nasıl katil yaratıldığını merak ediyorsanız, bir insanın nasıl istemeden Tanrılaştığını ve yine hiç istemediği halde bir Cihad’ı nasıl başlattığını merak ediyorsanız.. Hepsi burada. Olması gerekenler de elbette burada.. Okunmalı. Kesinlikle.